
Birçok hukuk sisteminde olduğu gibi Türk Hukuk Sistemimizde de suça sürüklenen çocuk “18 yaşını tamamlamamış kişi” olarak tanımlanmaktadır. Türk Ceza Kanunumuzun 1. Bölümünde, tanımlar başlığı altında; 6/1-b maddesinde çocuk; Henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlanmıştır.
Uluslararası hukukta da önemli bir yere sahip olan çocuk tanımı “Birleşmiş Millet Çocuk Haklarına Dair Sözleşmede” de yapılmıştır.
“Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.”
Elbette ki her 18 yaşından küçük birey suça sürüklenen çocuk olarak tabir edilemez. Bunun için bireyin sadece 18 yaşından küçük olması yeterli olmayıp Temel ceza kanunumuz 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda veya diğer özel yasalarda suç olarak tanımlanmış bir fiil isnadı ile karşı karşıya olması gerekir.
Aksine bir somut veri elde bulunmadığı sürece 18 yaş altındaki bireylerin işlemiş oldukları suçun hukuki açıdan anlam ve sonuçlarını kavrayamayacakları kabul edilir. Bu nedenle suça ilişkin soruşturma aşamasında şüpheli, yargılama aşamasında sanık olarak tabir edilen hukuki terimler yerine bireyin 18 yaşından küçük olması halinde suça sürüklenen çocuk olarak tabir edilmesi uygun görülmüştür.
Kendisine suç isnadında bulunulan ve 18 yaşından küçük olan bireylerin suça sürüklenen çocuk olarak tabir edilmesi oldukça yerindedir. Zira gerçekleştirmiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını kavramayacak olan çocuklara doğrudan suçlu olarak yaklaşılmasını hukukçu olarak bizde doğru bulmuyoruz. Suç işleyen çocukların doğrudan cezalandırılmasının aksine öncelikle ıslah etme, topluma kazandırma ve yeniden suç işlemesinin önüne geçmek amacı ile farklı yasal düzenlemelerimiz mevcuttur. Bu da kanun koyucunun da bizimle aynı görüşte olduğunun bir göstergesidir.
Yaşlarına Göre Suça Sürüklenen Çocukların Cezai Sorumlulukları
Hukuk sistemimizde kendisine suç isnadında bulunulan ve 18 yaşından küçük bireylerin tümü suça sürüklenen çocuk olarak tabir edilse de; Çocukların cezai sorumluluklarının belirlenmesinde belirli yaş grupları gözetilerek bir ayrım yapılmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun 31. Maddesinde çocukların işlemiş oldukları suçlardan dolayı ceza sorumluluğunu, cezai yaptırımın niteliğini ve ceza miktarını belirleyen yaş grupları belirlenmiştir. TCK 31 maddesi ve alt bentlerinde yer alan yaş grupları ile ceza verme yoluna gidilmesi halinde uygulanacak çocuklarda ceza indirimi aşağıdaki gibidir.
12 Yaşını Doldurmamış Suça Sürüklenen Çocuk
Türk Ceza Kanunumuzun 31/1 maddesinde yer alan hüküm gereği 12 yaşından küçüklerin ceza sorumlulukları bulunmamaktadır. 12 yaşını tamamlamamış çocukların suçun niteliği fark etmeksizin ceza verme yoluna gidilmesi mümkün değildir. Ancak bu yaş altındaki çocuklar için herhangi bir cezalandırma amacı güdülmeksizin “çocuklara özgü güvenlik tedbirleri” uygulanabilir.
Suça sürüklenen çocuklar için ıslah etme, topluma kazandırma ve en önemlisi ileride yeniden bir suç işlemesinin önüne geçmek adına önemli bir uygulama olan çocuklara özgü güvenlik tedbirleri konusuna yazımızın ilerleyen bölümlerinde daha detaylı ve kapsamlı olarak değinilecektir.
12 yaşından küçüklerin gerçekleştirmiş oldukları fiiller genellikle akran zorbalığı olarak nitelendirilir. Ancak bir çok akran zorbalığı da ceza kanunumuzda suç olarak tanımlanmış fiillerdir. Dilerseniz bu konuda daha detaylı bilgi sahibi olmak için “Akran Zorbalığı Suç Mudur?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
12 – 15 Yaş Arasındaki Suça Sürüklenen Çocuk
Suça sürüklenen çocuklar için en önemli yaş grubunun 12 – 15 yaş arasındaki yaş grupları olduğunu düşünüyoruz. Çünkü suç işleme oranı bu yaş grubunda diğer yaş gruplarına kıyasla daha fazladır. Ayrıca çocuğun ıslah edilmesi açından önemli bir yaş grubu olduğunu düşünüyoruz.
12 yaş altındaki çocukların işlemiş oldukları suçun hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak kavrayamadıkları kabul edilse de; 12 yaşını tamamlamış ve 15 yaşını doldurmamış çocukların yapılacak muayeneleri sonucunda bu yeteneklerinin yeterince geliştiği sonucuna varılabilir. Bu durum da cezai sorumluluklarının belirlenmesinde en önemli etkendir.
12 – 15 yaş aralığındaki çocuklarlın; İşlemiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması halinde yine TCK 31/1 maddesinde yer alan hüküm gibi cezai sorumlulukları yoktur. Ancak bu durum diğer yaş gruplarında olduğu gibi haklarında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına engel değildi. Daha önce de belirttiğimiz gibi çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanmasındaki asıl amaç çocuğu cezalandırmak değil, aksine çocuğun yeniden suç işlemesinin önüne geçmek diğer bir ifade ile topluma kazandırılmasını sağlamaktadır.
Bu yaş grubundaki çocuğun işlemiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu sonucuna varılması halinde ise daha farklı hukuki işlemler söz konusu olur. Bu durumda ise aşağıda sıralamış olduğumuz şekillerde cezalandırma yoluna gidilir.
Suça sürüklenen çocuğun işlemiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı halinde;
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren hallerde 12 yıldan 15 yıla kadar hapis
- Müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz 9 yıldan 11 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur
- Diğer süreli hapis cezalarında ise suça sürüklenen çocuk hakkında verilecek olan hapis cezası yarı oranında indirilir.
15 – 18 Yaş Arasındaki Suça Sürüklenen Çocuk
Türk Ceza Kanunumuzda suça sürüklenen çocuk hakkında yapılan bir başka yaş ayrımı ise 15 – 18 yaş aralığındaki çocuklardır. Bu durumda da çocuk hakkında verilecek olan cezalarda indirimler öngörülmüştür.
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası durumunda 18 yıl ile 24 yıl arasında hapis
- Müebbet hapis cezası gerektiren hallerde ise 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası,
- Diğer süreli hapis cezalarında ise 1/3 oranında ceza indirimi yapılır.
Suça Sürüklenen Çocukların Soruşturulması
Suç isnadında bulunulan suça sürüklenen çocuk hakkında yapılacak soruşturma ve yargılamaları gözaltı işleminden itibaren yaşı büyüklere göre farklı usul ve esaslara göre yürütülür. Çocuğun bu süreçten en az şekilde etkilenmesi için gerekli bütün önlem ve tedbirler alınmıştır. Bu gün bütün yargı birimlerinde çocukların soruşturulması için ayrıca “çocuk suçları soruşturma büroları” kurulmuştur. Çocuğun gözaltı işleminden hakkında iddianame düzenlenene kadar bütün hukuki işlemler bu konuda görevlendirilmiş Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir.
Cumhuriyet Savcısı gerek gördüğünde soruşturma aşaması tamamlanana kadar çocuk hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirlerin uygulanmasını talep edebilir. Gözaltı işleminden itibaren suça sürüklenen çocuk hakkında farklı prosedürler uygulanacağından kolluk kuvvetlerinde de çocuk hakkındaki işlemler bu konuda oluşturulmuş çocuk birimlerince yerine getirilir.
Çocuk suçluların yaşları büyük kişiler ile birlikte iştirak halinde suç işlemeleri halinde yine haklarındaki soruşturma ayrı yürütülür. Soruşturma aşamasında çocuk hakkındaki dosya tefrik (ayırma) kararı ile ayrılarak bu konuda görevli ve yetkili Cumhuriyet Savcılığına gönderilir. Devam eden bütün gözaltı işlemleri ve soruşturma aşamasında kaçma veya bir başkasına zarar verme ihtimaline karşı gerekli güvenlik önlemleri alınsa da bu süreçte çocuklara kelepçe, zincir veya başkaca aletler takılamaz.
Suça Sürüklenen Çocuk Hakkında Tutuklama Tedbiri
Suça sürüklenen çocuk hakkında soruşturma aşamasında uygulanması muhtemel tutuklama tedbirleri açısından da farklı uygulamalar vardır 5395 sayılı “Çocuk Koruma Kanunun” 21. Maddesi uyarınca 15 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında ceza üst sınırı 5 yılı aşmaması halinde tutuklama tedbirleri uygulanamaz.
Yukarıda sıralamış olduğumuz tüm soruşturma ve gözaltı işlemleri sırasında gerek görülmesi halinde sosyal çalışmacı görevlendirilerek bu görevliler çocuğun yanında bulundurulabilir.
Suça Sürüklenen Çocuk Hakkında Adli Kontrol Kararının Verilmesi
Tutuklama tedbirlerinin aksine suça sürüklenen çocuk hakkında adli kontrol kararının uygulanmasında farklı bir uygulama benimsenmemiştir. Bu durumda yine CMK 109. Maddesinde yer alan adli kontrol kararlarından bir veya birkaçı uygulanabilir. CMK 109 maddesinde yer alan ve genellikle çocuklar için uygulanan adli kontrol kararlarının niteliklerini ise aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.
- Yurt dışına çıkamamak
- Hakim tarafından belirtilen yerlere düzenli olarak başvurmak
- Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak
- Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek
- Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek
Suça Sürüklenen Çocukların Yargılanması
Nasıl ki soruşturma ve gözaltı işlemlerinde yaşı büyüklere göre farklı uygulamalar olduğu gibi; Yargılama yani kovuşturma aşamasında da farklı hukuki işlemler uygulanır.
Suça sürüklenen çocukların yargılanmaları için “çocuk mahkemesi” adı altında farklı mahkemeler kurulmuştur. Her yargı biriminde iş yoğunlu dikkate alınarak birden fazla çocuk mahkemesi kurulabilir. Çocuk mahkemeleri de yaşları büyüklerin yargılanmalarında olduğu gibi ceza üst sınırı dikkate alınarak “Çocuk Mahkemesi” ve “Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi” olarak bir ayrım yapılmıştır.
Ceza Üst sınırı 10 yıldan daha az süreli hapis cezalarını gerektiren suçlarda yargılama görevi çocuk mahkemelerine aittir. 10 yıldan daha fazla süreli hapis cezaları ile ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezalarını gerektiren suçlarda ise çocukların yargılanmasında; Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri görevlidir.
Bu mahkemeler sadece il merkezlerinde buluna yargı birimlerinde kurulur. Suç yerinin ilçe merkezleri yani çocuk mahkemelerinin bulunmadığı yerler olması halinde suça sürüklenen çocuk hakkında soruşturma dosyası fezleke ile il merkezlerinde bulunan Cumhuriyet Savcılığına gönderilir. Tıpkı Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesinde olduğu gibi çocuk mahkemeleri tek hakimden oluşur. Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri ise üye ve başkan olarak heyet şeklinde oluşturulmaktadır. Çocuk Mahkemelerinin kararlarına karşı Cumhuriyet Savcısı kanun yollarına başvurabilir, ancak çocuk mahkemesinde yapılan yargılamalara Cumhuriyet Savcısı katılmaz.
Suça sürüklenen çocuk hakkında yapılacak soruşturmalarda ve devamındaki yargılama aşamasında görev alacak Cumhuriyet Savcıları ile hakimlerin seçiminde bu konuda gerekli eğitimleri almış ve deneyim sahibi yargı mensuplarına öncelik tanınmaktadır.
Suça Sürüklenen Çocuk Hakkında Uygulanabilecek Güvenlik Tedbirleri
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi 12 yaşından küçüklerin cezai sorumlulukları yoktur. Ancak bu durum hakkında güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir. Gerekli görülmesi halinde güvenlik tedbirleri 12 yaşından küçükler içinde uygulanabilir. Ayrıca gerçekleştirmiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayamayacak çocuklar içinde güvenlik tedbirleri uygulanabilir. Bunun haricinde suça sürüklenen çocuk hakkında devam eden ceza soruşturması ya da ceza yargılaması sırasında da bu güvenlik tedbirlerinin uygulanması mümkündür.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan güvenlik tedbirleri genel hatları ile aşağıdaki gibidir.
Danışmanlık Tedbiri
İsminden de anlaşılacağı gibi çocuğun psikolojik ve sosyal açıdan gelişimi için sağlanan bir hizmettir. Bu konudaki görevli kişiler genellikle psikolog, pedagog veya sosyal çalışmacıdır. Suça sürüklenen çocuklar için danışmanlık tedbirleri oldukça kapsamlıdır. Ancak genel amaç küçüğün yani çocuğun suç işlemesinin altında yatan nedenlerin tespit edilerek hakkında uygulanması mümkün ve ideal olan diğer güvenlik tedbirlerine bir yol gösterici olmaktır.
Çocuğun zayıf olan aile içi iletişimi kuvvetlendirmek, öfke kontrolünü sağlamak, empati kurma yeteneğinin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla hakaret edilir. Suça sürüklenen çocuk hakkında en uygun ve etkili diğer güvenlik tedbirlerinin hangisinin olduğu konusunda da danışmanlık hizmetinde karar verilir.
Eğitim Tedbiri
Hukukçu olarak suça sürüklenen çocuk için topluma kazandırmak ve yeniden suç işlemesinin önüne geçmek için en etkili yolun eğitim olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizde veya başka ülkelerde yapılan suç istatistikleri bizlere eğitim seviyesi ile suç işleme oranlarının ters orantılı bir şekilde seyir halinde olduğunu göstermektedir. Bu durumda bize eğitimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatır.
Bu güvenlik tedbirlerinde çocuğun eğitim hayatı etraflı bir şekilde incelenir. Daha önce yarım bırakmış olduğu bir eğitimin bulunması halinde bu eğitime devam için gerekli girişimler yapılır. Hatta çocuğun mesleki yönelimleri tespit edilerek herhangi bir mesleki alana ilgisi tespit edilmesi halinde bu konuda halk eğitim merkezleri veya çıraklık eğitim merkezlerindeki kurslara katılımı sağlanır. Bu eğitim süresinde de çocuk ilgili birimler tarafından sürekli takip edilerek eğitime devamlılığı için gerekli motivasyonlar danışmanlık olarak devam ettirilir.
Sağlık Tedbirleri
Güvenlik tedbirleri genellikle çocuğun gerçekleştirmiş olduğu fiillin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayamayacak çocuklar için uygulanır. Çocuktaki bu durumun altında yatan asıl neden psikolojik bir travma yada psikolojik bir rahatsızlık olabilir. Bunun dışında sağlık tedbirlerinin uygulanmasını zorunlu kılan başka bir durum ise maalesef ki madde bağımlıdır.
Mesleki tecrübelerimiz ve bu konudaki yapılan istatistikler suça sürüklenen çocukların büyük çoğunluğunun ayrıca madde bağımlısı olduğunu bize göstermektedir. Elbette ki madde bağımlılığı bulunan çocukların bu konudaki gerekli tedavilerinin yapılmaması suç işlemeye devam etmesindeki en büyük etkendir. Bu nedenle suça sürüklenen çocuk madde bağımlısı olması halinde bu bağımlılığın tedavi edilmemesi halinde topluma yeniden kazandırılması adeta imkansızdır. İşte çocuklara yönelik uygulanacak güvenlik tedbirleri arasında bu hususun önemle üzerinde durulması gerekir.
Barınma Tedbiri
Düzenli ve güvenli bir barınma imkanına sahip olmayan çocukların suç işleme potansiyelleri yaşıtlarına göre kat kat fazladır. Suça sürüklenen çocuğun barınma sorunu aile içi şiddet, istismar, kötü muamele veya ekonomik koşullar olabilir. Bu toplumsal sorunun önüne geçilmesi de yine çocuk suçluluğunu büyük ölçüde azaltacak bir uygulamadır. Barınma tedbiri ile amaç sadece küçüğün suç işlemesini önlemek değil aynı zamanda gerek görülmesi halinde olumsuz etkileri olan aileden geçici veya kalıcı süre ile uzaklaşmasını sağlamaktır.
Barınma desteği sadece suç işleyen çocuklar hakkında uygulanan bir tedbir olmayıp aynı zamanda şiddet gören çocuklarında korunmasına yönelik bir uygulamadır. Gerek barınma tedbiri gerekse 5395 sayılı Çocukları Koruma Kanununda yer alan diğer tedbirlerin uygulanmasında her zaman çocuğun üstün menfaati gözetilmektedir.
Suça Sürüklenen Çocuklara Adli Para Cezasının Uygulanabilirliği
Çocuk Koruma Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu veya Türk Ceza Kanununda suça sürüklenen çocuk hakkında doğrudan adli para cezası veya hapis cezasından para cezasına çevrime şeklinde para cezası şeklinde bir hüküm kurulup kurulamayacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Mevcut yasalarımızda çocuklar hakkında adli para cezası verilemeyeceği yönünde bir düzenleme yoktur.
Mevcut düzenlemelerimiz adli para cezaları verilirken yaş küçüklüğü konusunda bir ayrım yapmamış olduğundan suça sürüklenen çocuk hakkında adli para cezası verilebileceği sonucu çıkar. Ancak yüksek yargı organlarınca çocuklar hakkında verilen adli para cezası şeklindeki kararlar sık sık bozma kararlarına konu yapılabilmektedir. Bir takım Yargıtay kararları ise suça sürüklenen çocuk hakkında verilen adli para cezalarını onamakta bu da çelişkili kararların ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.
“Suça sürüklenen çocuk hakkında adli para cezası verilmesi yerine, yaş küçüklüğü, sosyal gelişimi ve eğitim durumu göz önüne alınarak 5395 sayılı kanun uyarınca tedbirler uygulanması gerekirken adli para cezası şeklinde hüküm kurulması isabetsizdir.”
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2019/1234 esas ve 2020/5678 sayılı kararı
“Çocuklara yönelik cezalandırma şeklindeki hükümler en son başvurulması gereken araçlardır. Adli para cezası gibi ekonomik yaptırımlar çocuk ceza adaletinin amacı ile bağdaşmaz.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Kararı)
Her ne kadar yüksek yargı organlarının vermiş olduğu kararlar yaşı küçükler hakkında adli para cezasının uygulanamayacağı yönünde olsa da bu konuda gerekli yasal düzenlemeler yerel mahkemeler ile yüksek yargı organlarının birbiri ile çelişkili kararlar ermesi eşitsizlik yaratacaktır.
Hukukçu olarak bizde çocuklar hakkında adli para cezasının uygulanmasının yaşı küçüklerin ıslah olması ve toplama kazandırılması ve yeniden suç işlemelerinin önlenmesi amacı ile bağdaşmaz. Yaşları itibariyle tam olarak ekonomik özgürlüklerini sağlayamamış çocuklar hakkında bu şekilde bir uygulama adli para cezasının ödenmemesi tedirginliği ve korkusu altında eni suç işlemeye yönelebilecektir.
Suça Sürüklenen Çocuklara Yönelik Yargı Sürecinin Özeti
Yukarıda yapmış olduğumuz açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, suça sürüklenen çocuk hakkında farklı hukuki işlemler yürütülmekte ise de; Suç işleyen ve 18 yaş altında olan çocukların hapis cezası ile cezalandırılmasının önünde bir engel yoktur. Sadece 12 yaş altı çocukların cezai sorumlulukları yoktur.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda suç işleyen çocukların tekrar suç işleminin önüne geçilmesi ve topluma kazandırılması konusunda gerekli bütün düzenlemeler yapılmıştır. Bireylerin küçük yaşta suç işlemesi artık bireysel bir sorun olmayıp esasen toplum bir sorun haline gelmiştir. Her ne kadar mevcut yasalarımızda bu konuda farklı birçok düzenleme bulunsa da bu toplumsal sorunun tam olarak önüne geçilmiş olduğu söylenemez. Bu gün itibariyle dahi cezaevlerinde ve ıslah evlerinde 18 yaş altı binlerce çocuk bulunmaktadır.
Bir Yorum